Yerini beğenen Anadolu leoparına eş aranıyor
Duygu Kıttır
DERSİM – Uzmanlar, Türkiye’deki tek büyük kedi leoparının varlığının sağlıklı bir ekosisteme işaret ettiğini, bu özel türe yeterli besin sağlayan bir habitatın bulunmasının ise pek çok farklı türün aynı alanı kullandığının kanıtı olarak gösterildiğini söylüyor. Ancak uzmanlara göre Anadolu leopar ırkını görselleştirmek onun varlığını sürdürmesi için yeterli değil. Uzmanlar ayrıca leoparların Anadolu’daki neslinin tükenmesinin en önemli nedenlerinin habitatlarının kaybı, avlarının tükenmesi ve kasıtlı öldürülmesi olduğunu belirtiyor.
Türkiye’de bulunan Pers leoparını (Anadolu leoparı/Kafkas leoparı) nasıl korumalıyız? Dünya Koruma Vakfı (WWF) Yaban Hayatı Uzmanı Ahmet Emre Kütükçü, İran leoparının nasıl korunması gerektiğini ve olası risklerini Gazete Duvar’a anlattı.
‘TÜRKİYE’DE İLK KAYIT 1979’DA YAPILDI’
1970’li yıllara kadar Türkiye’de yaşadığı bilinen leoparın ilk kesin kaydı, 2013 yılında Diyarbakır’da öldürülmesinin ardından ortaya çıktı. Milli Parklar tarafından paylaşılan leoparın yaklaşık 4 yıl önce kayıt altına alındığını belirten Kütükçü, yüksek oranda kayıt yapıldığını ifade etti. Hayvan için koruma statüsü düzeyi oluşturulmalı ve öncelikli tedbirler şu şekilde sıralanmalıdır:
”Pers leoparının geniş bir av yelpazesi var. Yaban keçisi, yaban koyunu, kirpi ve yaban domuzu gibi birçok canlıyı avlayabilir. İnsanlar için tehdit oluşturmasa da evcil hayvanlara yönelik saldırıları leopar-insan çatışmasına neden oluyor. Ülkemizdeki leopar bireylerini korumanın ve türün çoğalmasını sağlamanın öncelikli yolu bu çatışmanın önlenmesidir. Bölgelerdeki hayvan türlerine ve türlerine göre önlemler alınabilecek. Sadece bir keçi yediği için böylesine ikonik bir canlının ülkemizdeki son bireylerini kaybetmek büyük bir trajedi olurdu. “Aksine ülke olarak bu canlıyı korumalıyız ve onun ülkemizdeki varlığının sadece ekosistem açısından değil, ülkemiz turizmi açısından da çok değerli olduğunun bilincinde olmalıyız.”
‘EN BÜYÜK NÜFUS İRAN’DA’
Kütükçü, Fars leoparı, Anadolu leoparı ve Kafkas leoparı olmak üzere üç farklı isimle anıldığını ancak literatürde ‘İran leoparı’ olarak anıldığını aktararak, bilinen en büyük popülasyonun İran’da olduğunu söyledi. Kütükçü, leoparın yayılışı ve yaşam alanıyla ilgili şunları söyledi:” İran Leoparı, leoparın bir alt türüdür. “Bazı kaynaklarda kökeninin Anadolu olduğu belirtilmesine rağmen son genetik çalışmalar sonucunda bilimsel adı ‘Panthera pardus tulliana’ olarak belirlendi.”
Leoparın Irak’taki Zagros Dağları, Kafkaslar, Nahçıvan, Gürcistan ve İran’da yayılış gösterdiğini belirten Kütükçü, “İran’dan sonra en uygun yaşam ortamı Türkiye’de” diye konuştu ve şöyle devam etti: “Muhtemelen ülkemize gelen popülasyonlardan genç erkekler geliyor. Komşu ülkeler buraya kaydediliyor. Ülkemizde kadınların olduğuna dair bir veri yok. Ancak Türkiye’de buna uygun alanlar var. “Bu kayıt zaten bireyin burada kullanabileceği koridorların olduğunu gösteriyor.”
‘ALIŞKANLIKLARINI YARATAN TÜRLERİN VE AVLARININ KORUNMASI GEREKİYOR’
İran leoparı için önemli olanın besin olduğunu ve ergin bireylerinin bulundukları bölgeye bağlı olduğuna dikkat çeken Kütükçü, “Dört yıldır Türkiye’de aynı bölgeyi kullanan bu birey, yeterli yiyeceğe erişim imkanına sahip olduğu için kalıcı hale geldi. Bu genç erkek muhtemelen sınırlarımızdan birine girmiş, ülke içinde uzun süre seyahat ederek şu anda kayıtlı olduğu bölgeye yerleşmiş ve orada yeterli yiyecek olduğu için dört yıldır kendi bölgesinde dolaşıyor. Bu nedenle bu alanın sınırlarının kesin olarak belirlenmesi ve koruma statüsüne kavuşturulması gerekiyor” dedi.
‘ÜLKEMİZDE TÜRLERİN DEVAMI İÇİN ÜREYEN BİR DİŞİNİN VARLIĞI GEREKLİDİR.’
Kütükçü, İran leoparının yalnızlığının türünün devamı için yeterli olmayacağını, bölgeye dişi yerleştirilip popülasyon oluşumunun sağlanmasının çok önemli olduğunu belirtti. Türün ülkemizde varlığını sürdürebilmesinin iki yolu var. Bu erkek bireylerin geldikleri komşu ülkelerdeki kaynak popülasyonlarının korunması amacıyla sınır ötesi işbirliğinin yanı sıra ülkemizde kullandıkları koridorların da korunması gerekmektedir. Bölgeden ve çevre komşu ülkelerden bir kadın birey uygun şekilde o bölgeye yerleştirilebilir. Bölgeyi kullanan erkek birey ile üreme şansı denenebilir. “Bu başarılı olursa doğada doğan yavruların adaptasyon ve hayatta kalma şansları artacak ve bölgede popülasyon oluşturma şansı oluşacaktır” dedi.
‘İRAN LEOPARINA DÜNYADA EN BÜYÜK TEHDİT İNSAN KAYNAKLIDIR’
Kütükçü, İran leoparının habitatının parçalı olması nedeniyle insanlarla daha sık karşılaştığını, beslenme alanındaki hayvanların insanlar tarafından avlanmasının onun hayatta kalmasına engel olduğunu vurgulayarak, alınabilecek önlemleri şöyle sıraladı:
”Leopar habitatına yönelik her türlü tehdide karşı koruma statüsünün getirilmesi gerekiyor. Bu nedenle öncelikle hayvanın orada kalmaya devam edebilmesi için bulunduğu bölgenin ve besin maddelerinin sağlıklı kalmasını sağlamak gerekir. Hayvanın yolu kullandığı alanda yolda ezilme riskinin yaşanmaması için gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir. “Bölgede otoyol varsa güvenli geçişi sağlayacak ekolojik köprüler oluşturulmalı.”
habersenpazar.xyz